Blog
Hızlı Okuma Bir Safsata mıdır?
Hızlı Okuma serüvenimize ”Hızlı okuma safsata mı?” sorusuyla başlamak istiyorum. Hızlı okuma, eğitimle geliştirilebilir bir yetenektir. ”Hızlı okuma safsata mı?” bu soruyla çok karşılaşıyoruz. Hızlı okumayı safsata yapan çok kurum var. Boş vaadlerle şunu yapacağız, bu kadar hızlı okuyacaksınız. Peki, biz? Biz sizleri iyi bir okur yapmaya çalışıyoruz. Bilişsel Akademi sayesinde ”iyi okur” kavramı herkesin zihnine yerleşecek. İyi okur, amacına ve okuyacağı metnin içeriğine göre okuma tekniniğini seçip anlama, kavrama ve okuma hızını ayarlayarak en verimli okuma eylemini gerçekleştiren okurdur ( Taner Aktaş ).
Okuma Serüvenimize Ne Zaman Başlıyoruz?
Okuma serüvenimize ilkokul hatta okul öncesi eğitimde başladığımızı söylemek yanlış olmaz. Okumak oldukça basit görülen ama maalesef zorlaştırılan bir edinimdir. İlkokul yıllarında hepimiz şanslı değiliz. Şanslı olanlar gerçekten mesleğinin hakkını veren öğretmenlere rastgelen öğrencilerdir. Kiminiz kızabilir; ama ben de bir öğretmenim. İlkokul yıllarına geri dönelim hece fişlerini hatırlayalım: ”Ali topu at.” Daha sonra kara tahtaları hatırlayın. ”Ali topu at.” cümlesinde Ali-top-at sözcükleri ayrılır daha sonra da heceler verilirdi: ”A-li to-pu at.” Ses sona gelirdi. Bütünden parçaya bir öğrenme gerçekleşirdi.
Herkes sanırım okuma serüvenine çocukluğuna gitmiş oldu. Doğru hız anlamanıza engel değil hatta doğru hızda okuyan biri daha iyi anlar.
Mustafa Ruşen’ in Hızlı Okuma Kitabından
Etkili hızlı okuma teknikleri ya da anlayarak hızlı okuma serüvenimize bu işin üstadlarında alıntı yaparak devam etmek istiyorum.
Hızlı okumanın temeli de bütünden parçaya öğrenmedir. Mustafa Ruşen’ in kitabında bahsettiği gibi Gestalt öğrenme kuramından etkilenmiştir. Gestalt kuramında insan hayatında bir bütün olma uğraşı içindedir. Kendi içindeki ve çevresindeki parçaları birleştirerek, onları bir tam ve bütün olarak algılamaya gayret eder. Bütün, parçaların toplamından daha fazla anlam ifade eder. İnsan nesneleri, durumları ve olayları algılar ve anlamlandırırken parçaları teker teker değil de bir bütünlük içinde algılar. Bir şarkının ya da bir kitabın içinde olan sözler parça parça bir anlam ifade etmezken sözcükler bir bütün içerisinde algılandığında anca o zaman bir anlam kazanır. Algılama sürecinde bütünü oluşturan parçaların yerine o parçaların arasındaki ilişki önemlidir. Gestalt kuramında insanların nasıl algıladıklarını gün yüzüne çıkarmak için kullanılan metot içe bakış yöntemidir (Yüzgeç ve Aslan, 2012).
Hızlı Okumada Amaç Ne Olmalıdır?
Hızlı okumada amaç bütünü anlayıp ayrıntılara inmektir. Biraz önce ilkokul yıllarına doğru gittik. Hece fişlerinden bahsettik. Şanslı öğrencilerden de söz ettik. Çağ değişti, eğitim sistemimizde de köklü değişikliklere gidildi. Bazılarında belli zaman sonra vazgeçildi. El yazısını hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi okuma alışkanlığının kazandırılmasında seslerde heceye heceden bütüne giden bir yol izlenmekte. Doğru ya da yanlışlığına girmeyeceğim. Sadece kendi gördüklerimiz sizlerle paylaşacağım. Sınıf ortamında bulunmuşsunuzdur. Öğrencinin biri sesli bir şekilde bir metni okumaya başlar. Diğer öğrencilerde o metni takip eder. Öğretmen arada özellikle metin uzunsa bir başka öğrencinin okumasını ister ve aralarda sürekli açıklama yapar ya da sorularla öğrencinin ilgisini metne çekmek ister. Sesli okumadaki anlama oranınızı lütfen düşünün.
Sesli okumada öğretmen bahsettiklerimi yapmasa metni kaç kişi anlayacak. Şimdi öğrencileri sesli okumaya yönlendiren bir sistem var. İç sesle okumada buna dahil. Çocuklara bakın sessiz okumalarına rağmen birçoğunun dudağı oynar. Hatta bir çoğu sessiz okurken bile kendilerinin ya da yakınlarındaki kişilerin işitebilecekleri bir ses çıkarır.
Beyinle Okuma
Hızlı okuma beyin ile okumadır. Göz gördüğü görüntüyü (harfleri) beyine iletir. Harflerin şifresini o dile göre çözer ve okuma gerçekleşir. Burada şu alıntıyı da paylaşmak istiyorum:
Toplumsal ve kültürel temelleri çalışılagelen, akıl/düşünme/kavrama gücü, duygu dünyası, sorgulayıcı kişilik, bireylik, eğitim başarısı, dil gelişimi, iletişim becerileri alanlarında birey ve topluma yönelik işlevsel katkıları kabul edilen okuma eyleminin insan beyni tarafından gerçekleştirilen çok değişkenli karmaşık bir zihinsel süreç olduğu bilinmektedir. Hatta, bu eylemin beynin “doğal olmayan” olağanüstü başarılarından birisi olduğu sıklıkla dile getirilir.’’
Okuma-Beyin İlişkisi
Karaçay Göre Okuma
Karaçay (2011)’ın bir çalışması bu konuda çok ilginç gelişmeleri özetler niteliktedir. Buna göre, okumaya ilişkin nörolojik/fizyolojik süreç şöyle işlemektedir: Okuma, gözlerin yazılı kelimeleri algılamasıyla başlar. Satırları okurken gözlerimiz sayfayı soldan sağa, spazmodik hareket adını verdiğimiz ve saniyede dört beş defa tekrarlanan çok kısa süreli duraksamalarla tarar.
Sözcüklerden yansıyan fotonlar retinaya ulaştığında beyaz kâğıt ve üzerindeki siyah harflere ait bilgi retinadaki nöronlar tarafından tüm şekli ile değil, sayısız parçalara ayrılmış bilgi olarak algılanır ve beynin görme merkezine ulaştırılır. Görme merkezimiz bu bilgileri tekrar bir araya getirir. Bu aşamada bir yandan beynimiz harfleri sese dönüştürürken (fonolojik yol) diğer yandan okunan sözcüklerin ne olduğunu, dağarcığımızdaki sözlüğe başvurarak belirler (leksikal yol). Sonuçta harfler hem belli bir sesi hem de belli bir anlamı olan sözcükler olarak algılanır. İlginç olan bir diğer nokta, okuma ve yazma işlevlerinin birbirine bağımlı olarak gerçekleşmesine karşın, beyinde bu eylemlerden sorumlu iki ayrı bölgenin bulunmasıdır. Örneğin, “okuma güçlüğü” olarak adlandırılan “aleksi” hastalarının bir bölümü, okuma yeteneğini kaybeder ama yazmada sorun yaşamayabilirler. Gerek aleksi gerekse “öğrenme güçlüğü” anlamına gelen “disleksi” üzerine yapılan araştırmalar, okumanın nörobiyolojisi hakkında yeni bulgular elde edilmesine neden olmaktadır.
Karaçay’ a Göre Okuma Bölgesi
Beyinde rakamlarla harfleri tanımaktan sorumlu bir bölge olduğu, beynin farklı bölgeleri arasında iletişimi sağlayan, beyaz madde adı verilen ve liflerden oluşan yapının bulunduğu, örneğin, görsel bilgiyi “görsel harf merkezine” taşıyan liflerin görülebildiği, “okuma bölgesi”nin, angular gyrus adı verilen ve serebral kortekste, sol paryetal lobun tabanında yer alan bölge olduğu belirtilmektedir. Sözü edilen liflerde bir kopukluk olduğunda okunan yazıya ait görsel bilgi harf merkezine ulaşamamakta böylece okuma da mümkün olamamaktadır. Aynı bilgi başka bir kanaldan ulaşınca (el ayasına dokunularak yazılan harfler) okuma gerçekleşmektedir. (Karaçay 2011).
(Okumanın Nörobiyolojisi, The Neuro-biology of Reading, Prof. Dr. Bülent Yılmaz, www.bby.hacettepe.edu.tr/akademik/bulentyilmaz/okuma_n%C3%B6robiyoloji.pdf)
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi ”Hızlı Okuma Serüvenimiz 1” adli yaımızda da belirtmek isteriz ki kişi okuduğu kelimeyi bilmiyorsa anlamlandıramıyorsa beyin seslendirmeye gider. Şimdiki sistemde de çocuklar maalesef sesli okuma alışkanlığı kazanmaktadır. İyi okur ile kötü okur ya da hızlı okuma tekniklerini bilen bir kişinin okuması ile hızlı okuma tekniklerini bilmeyen bir kişinin okumasına baktığınızda bunu daha iyi anlayacaksınız.
Hızlı Okuma Tekniklerini Bilmeyen Okuyucu
- Yavaş okuyucu tek tek okur.
- Duraklama süreleri ve sayıları fazladır
- Sık sık geri dönüşler yapar.
- İçten sesli okur.
- Genellikle dudaklarını kıpırtadır.
- Anlama azdır.
- Odaklanma, dikkat sorunu yaşanır.
- Okunan metin çabuk unutulur.
- Okuma için ayrılan süre çok fazladır. Çok uzun sürelerde
okur
Hızlı Okuma Tekniklerini Bilen Okuyucu
- Blok okuma ya da satır satır okuma yapar.
- Duraklama süreleri ve sayısı azdır.
- Geri dönüşler yapmaz.
- Beyin ile okuma gerçekleştirir. İç ses yoktur ya da yok
denecek kadar azdır. - Dudakları kıpırdamaz.
- Odaklanma, dikkat sorunu azalır ya da yaşamaz.
- Metinin akılda kalıcılığı artar.
- Anlama artar.
- Okuma için ayrılan süre kısadır. Zamanı iyi kullanır.
(Kaynak: Bilişsel Hızlı Okuma Teknikleri)
Kısaca hızlı okuma serüvenimizi özetlersek bu sistemle sesli okuyan öğrenciler yetiştirmekteyiz. Sesli okuyan öğrenciler seslerini kendileri duysa da okuduklarına anlayamayacaklar ya da az anlayacaklar, dikkatleri okuma sırasında çabuk dağılacak. Buradan hazır yeri gelmişken ilkokul öğretmenlerine ve MEB yetkililerine şunu söylemek istiyorum:
- Sesli okuma yarışlarını kaldırın.
- Sesli ve hızlı okuyan bir çocuk ne yapacak ben anlamadım. İnsan sesli okumayı bir topluluk içinde okuduklarını duyurmak ya da şiir gibi etkili bir edebi sanatın duygularını yansıtmak için okur. Şiiri ve ya başkaları duysun diye okuduğumuz bir metni asla hızlı okumayız.
Hızlı Okuma Serüvenimize Yarışmalarla Devam Edelim
Hızlı okuma yarışması yapılacaksa beyinle okuma ya da hızlı okuma teknikleri ile yapılmalı anlama oranları sorularla çok rahatlıkla ölçülebilir. Unutmuştum hızlı okuyup okuduğundan bir şey anlamayan biri çok mu önemli? Çok hızlı okunan bir metni bir toplantıda dinlediğinizi düşünün. Ne anlayacaksınız ya da o kişiyi dinleyecek misiniz?
Umarım ülkemde hızlı okuma teknikleri ilköğretim müfredatına girer. Okuyan, düşünen, üreten bir ülke olma yolunda daha hızlı ilerleriz. Bilişsel Akademi Bilişsel hızlı okuma yöntemlerini tüm öğretmenlerimizle paylaşmaya hazır. Sizleri hem hızlı okuma eğitimlerimize hem de hızlı okuma eğitmen eğitimlerimize bekliyoruz.
İlkokuldan başlayan hızlı okuma servüvenimiz devam edecek.
Taner Aktaş
Bilişsel Hızlı Okuma Teknikleri Yazarı
Türk Dili ve Ed Öğretmeni
[…] benzersiz avantajlar sunar. İster sınavlara hazırlanan bir öğrenci olun, ister bir iş adamı, hızlı okuma teknikleri sayesinde yaşamınızın her alanında farkı hissedeceksiniz. Göz-beyin koordinasyonunu […]
[…] gelen arkadaşlar özellikle sınav grupları öğretmenlerinden şu sözü çok işitiyor: ” Hızlı okuma teknikleri ile soruları çözemezsin. Anlayarak okuman […]